9 Nisan 2009 Perşembe

2009 Mitsubishi Colt







Bir önceki sefer elimde halihazırda bulunan 2008 model colt aracı referans alarak Mitsubishi Colt incelemesinde bulunmuştum. Düşündüm de aracın geçirdiği makyajdan ve son durumundan da bahsetmekte yarar var. Ne de olsa artık sıfır km araç alacaklar sahibi de olduğum eski kasayı bulamayacaklar.
Öncelikle bu makyajın içeriğinden bahsetmek lazım. Makyaj sonrası aracın motor ve şanzımanında bir değişikliğe gidilmedi. Dolayısı ile yakıt tüketimi ve araç performansında bir değişiklik yok. Yapılan makyaj aracın içinde ve dışında yapılan görsel ve bazı donanım değişikleri şeklinde. Kısaca yapılan değişikleri ve benim görüşümü sıralarsak,

- Aracın ön tampon kısmı resimde görüldüğü üzere yeni Lancer'da da bulunan yırtıcı hava katan far grubu ve ızgaralarla güncellendi. Bu değişiklik bebek vücuduna adam suratı eklenmiş gibi oldu yorumunun yapılmasına neden oldu. Zira bu kadar köşeli gelen bir ön gruba yuvarlak hatlar pek uygun düşmemiş. En azından önden arkaya kadar devam eden çizgilerle desteklenmesi gerekirdi. Seat Leon'daki gibi.

- Aracın arka stop grubu 5 kapılı modellerde küçültülmüş. Aslında ne kadar sevmesek de eski grupta bulunan kocaman stop lambaları trafikte güvenliği arttırıyordu. Yeniler görsel olarak daha güzel.

- Colt logosunun kaligrafisi değiştirilerek köşeli bir hal almış. Çok öenmsiz bir ayrıntı ama fark ettiğim için yazıyorum.

- Cruise kontrol eklendi. En önemli değişiklik bence.
- Artık Cd çalar mp3 de çalabiliyor. Ayrıca bir line in bağlantısı ile mp3 çalarımızı bağlıyabiliyoruz. Fm transmitter kullanmaya gerek yok artık. Bir çok colt sahibi bu şekilde mp3 dinliyordu.
- Yol bilgisayarı göstergelerin arasına eklendi.
- Göstergelerin siperliği değiştirildi.
- Yakıt göstergesi dijital oldu. Ben analog olanından yanayım.
- Düz vitesli modellerde vites değiştirme uyarısı eklendi. böylece araç size vites değiştirmeniz gereken en uygun  zamanı bildiriyor.
- Arka koltuklardaki ileri geri kayma iptal edildi. Bu çok gereksiz bir değişiklik olmuş. Tamam arka koltuklar ses yapıyordu ama katlamadan yer açmak için iyi bir özellikti. Elimizde iki tip katlanma özelliği kaldı.
- Klima sistemi düğmeleri değiştirildi. Eskiler daha iyiydi. Şimdikiler fırın düğmesi gibi olmuş bence.
- Arka orta koltuğun emniyet kemer bağlantı yeri değiştirildi. artık yukardan sarkmıyor.
- motor devri arttıkça sesi arttıran müzik sistemi. Güzel düşünülmüş.
İlk aklıma gelenler bunlar. Bunun dışında yurdumuzda olmayan değişiklikler şunlar.
- Işığa duyarlı farlar.
- Yağmur sensörü.
- 1.1 litre ve 1.1 ile 1.3 litrelerin ClearTec teknolojili modelleri.
Ayrıca tüm dünyada:
- Dizel üretimi kalktı. Satışlar içerisindeki payının düşük olması sebebiyle bu kararın alındığı açıklandı.
- czt spor modelin yerini  Ralli Art versiyonları aldı. Ve artık 5 kapılı spor model de mevcut.
Sonuç olarak genelde işlevsel ve görsel bir makyaj olmuş. Bir kasa değişikliği değil nihayetinde. Ama Colt kullanıcıları olarak özellikle arka tekerlerde disk fren ve ESP özelliğinin olması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten bir çok yabancı sitede bile eski kasanın aldığı değerlendirme puanları daha yüksekti. Şu an için cruise control ve mp3 çalabilme dışında günü zar zor yakalamış diyebiliriz. Ama bunun bir makyaj olduğunu da hatırda tutmakta yarar var. Yeni Lancer'ın ne kadar değiştiğini gördük. Euro NCAP'te 1,5 yıldız alan önceki kasanın yerine şimdi yeni kurallara göre bile 5 yıldız almış bir Lancer var karşımızda.


Mitsubishi Colt 1.3 Amt
















Jazzcı kardeşlerinki gibi günlük yapma iddiasında değilim. Ama yine de sahip olduğum araç hakkında ilglilenen insanlar için bir kaç şey söylemek isterim.

2008 model olan aracım 2009 yılında makyajlanmış da olsa kullanıcılar tarafından daha çok beğenilen bir görünüme sahip. Trafikte daha sık görebilsek (aslında bayii dışında bir yerde henüz rastlamadım) belki yeni makyajlı kasaya da alışabiliriz ya neyse.
Araçta 1332 cc'lik 4A91 kodlu çok noktadan enjeksiyonlu değişken zamanlı supap sistemli ünite görev yapmaktadır. Aracın motoru 6000 devirde 95 Hp güç ve 4000 devirde 125 Nm tork üretmektedir, ki bu 970 kg ağırlığındaki bir araç için oldukça iyi bir değer. Her ne kadar 5 ileri manuel vites seçeneği bulunsa da piyasada daha ziyade alman GETRAG firması yapımı 6 ileri yarı otomatik şanzıman (AMT=Automated Manual Transmission) seçenekli modeli daha çok tutulmuştur. İlk piyasaya çıktığında yarı otomatik şanzımanın silkeleme problemleri yazılımsal olarak giderilmiş ve türünün (tek kuru kavramalı) en iyilerinden birisi olmuştur. Araç bir dönem Mercedes firması ile yapılan ortaklı sebebiyle smart forfour modeli ile %60 civarında ortak parçaya sahiptir ve smart forfour ile aynı üretim bandından çıkmıştır (NedCar tesisleri, Hollanda). Hatta 1.5 lt DID olarak adlandırılan dizel modellerde Mercedes üretimi motorlar kullanılmıştır. Ve satıldığı dönemde muadillerine göre biraz daha pahalı satılmıştır. Ancak araç piyasayında yarı otomatik şanzımanı çok başarılı bir biçimde uygulamış nadir dizel araçlardandır. Ne yazık ki makyaj sonrası dizel araç üretiminden vazgeçilmiş onun yerine ClearTec adı verilen yeni bir sistemle manuel araçlarda AS&G (AutoStop and Go) teknolojisi ile araç durduğunda motoru durduran düşük yakıt tüketimi ve salınıma sahip modelle yoğunlaşmıştır.
Bir kullanıcı olarak aracın artı ve eksilerini ortaya dökmek lazım:
+ Motor, 1.3 lt atmosferik bir motorun gücü araç için oldukça uygun. 16 valfli motor yüksek devirlerde farklı bir supap zamanlamasına olanak tanıyan MIVEC teknolejisine sahip. Böylelikle yüksek devirlerde güç kaybı ve yakıt veriminin düşmesi önlenmiş. Üstüne triger kayışı yerine zincir kullanıldığından triger çok uzun zamanda bir sorun olacaktır.
+ Donanım. Fiyatına göre verilen donanım oldukça tatmin edicidir. 4 Hava yastığı, Abs, Ebd, Yarı otomatik klima, torpido gözü soğutucu, 15 cm ileri geri kayan koltuklar, 6 hoparlörlü cd'li müzik seti, yol bilgisayarı, alaşım jant, ısıtmalı yan aynalar...
+ Yakıt Tüketimi, 47 litrelik deposu ile ben şimdiye kadar 600 km ortalamanın altına hiç düşmedim (aracı ilk aldığım ay hariç). Eğer uygun bir seyir hızında gidiyorsanız (en uygunu 6. vites 80 km hız ve 2000 d/d dır ve araç bunu kendisi yapar) 5 lt'nin altında şehirler arası değerlere ulaşmak hayal değildir. Kısaca fabrika verisi değerler tutarlıdır.
+ Şanzıman, yarı otomatik şanzuman DSG tarzı çift kavramalı modeller gibi olmasa da oldukça iyi ve hızlı tepkilere sahiptir ve hem performans hem de 6 ileri olmasıyla ekonomi sağlar. Potnsiyometreli gaz pedalı ile gaza yüklenmenize göre vites geçişlerinin yapıldığı devirler yukarı çekilir veya ani köklemelerde 3 vites aşağısına kadar otomatik olarak düşer. Kendi asıma 6. vites 80 km ile giderken ani köklemem ile araç 3 vitese kadar düştü ve devir kırmızı bölgeye varıncaya kadar (ki 6500 devirdedir) vitesi yükseltmedi.

+Sorunsuzluk, Japon arabalarının dillere destan sorunsuzluğu bu araçta da görülmektedir. Periyodik bakım (15.000 km'de ya da yılda bir) harici servisin yolunu unutursunuz. Artı 100 km ve 3 sene TEMSA garantisi ve 12 yıl paslanmazlık garantisi vardır.
+ İç hacim, ileri geri kayan (15 cm) arka koltuklar sayesinde 2 metrelik birisi bile otursa yeterli diz mesafesi kalabilmektedir. Araç yüksek olduğundan dolayı baş mesafesi gibi bir sorun yoktur.
+ Güvenlik, araç EuroNCAP testlerinden 4 yıldız almakla birlikte testlere sokulan aracın 2 hava yastıklı model olduğu unutulmamalıdır. Rakibi Toyota Yaris'in bu testlerde 7 hava yastıklı modeli ile 5 yıldız aldığı düşünüldüğünde Mitsubishi'nin neden 6 hava yastıklı ve esp'li aracı testelere göndermediğini anlamak güç. Benim kişisel kanaatim bahsettiğim (artık bir zaman ülkemize de gelmiş olan) donanım seçeneği ile 5 yıldızı rahatça alabileceği yönündedir.
+ Çok görülmeyen bir araca binmenin keyfi. Kendi adıma herkesin altında olmayan geçerken kafaların çevrilip bakıldığı bir araca binmek ayrı bir zevk.
Gelelim eksilere,
- Motor gürültüsü, yalıtım yeterli olmadığı için binen kişiler aracı dizel zannetmektedirler. Bunu sebebi sadece yalıtım değil aracın iç hacmi için motor bölümünün kabine yakın tutulması ve triger zinciri kullanılmış olmasıdır. Kendi adıma yalıtım keçeleri taktırarak (servislerde bulunuyor) bu sesi düşürdüm. Diğer yandan yüksek devirlerde araç kullananlar motor sesini duymaktan hoşlanmaktadır. Zira MIVEC motor supap zamanlamasını değiştirdiğinde duyulan ses çok hoştur.
- Bagaj hacmi maalesef düşük. Çok geniş bir iç hacmin bu tip bir dezavantajı da olması bence doğal. Ailecek bir bavullu yolculuk için imkansız olsa da koltukların iki ya da tekli yatabiliyor, katlanıp ön koltuğa yaslanabiliyor, tamamen çıkabiliyor veya en azından 15 cm ileri gidebiliyor olması sayaesinde 2-3 kişi için yeterli sayılır. Ikea'dan aldığım 220 cm lik kütüphane (demonte halde tabi) arabaya bir şekilde sığdığına göre (eşim araçta idi) çok da fena sayılmaz. Ayrıca sınıfında öyle aman aman bagaj hacmini zaten sadece Honda Jazz sağlıyor.
- Donanım seçenekleri, yurtdışında çok fazla donanım seçeneği (Japonya'da 4x4, Avustralya'da cvt şanzuman, Avrupada 1.1 lt motor, ESP, 6 Hava yastığı gibi) ülkemizde maalesef TEMSA'nın binek modellere önem vermemesi sebebi ile fazla bir donanım seçeneği mevcut değildir.
- TEMSA fiyat politikaları yüzünden aracı fiyatı çok inişli çıkışlı olduğundan tüketici aracı 5 liraya aldıktan sonra 3 liraya satıldığını öğrenebilmektedir.
- İkinci eli ise yine TEMSA politikaları yüzünden iyi değildir. Hem fiyatların dalgalı seyir izlemesi hem de tanıtım eksikliğinden aracın tanınmaması ve de az satılması sebebiyle tüketici biraz mesafeli yaklaşmaktadır. Kimisi aracın çok dandik olduğunu (Çin malı zanneden bile var) kimisi ise çok pahalı olduğunu zannettiğinden yaklaşmamktadır.
- Görece olarak servis ağının geniş olmaması. Büyük şehirler hariç doğru kabul edilebilir.
Görüldüğü gibi eksi olarak tabir edebileceğim şeylerin neredeyse hiç birisi aracın kendisi ile ilgili sorunlar değil. Belki de yoğurdum kara demiyorumdur.
Kısaca zamanını yakaladığınızda uygun fiyata farklı ve güvenilir bir araca binek isterseniz tavsiye ederim.,

7 Nisan 2009 Salı

Açık Öğretim Fakültesi Sınavlarına Giren Polisler

Akademik personel olmam hasebiyle ve de tabi ek gelir getirdiği için kendi arzum dahilinde, gözetmen, yedek gözetmen veya salon başkanı olarak defalarca Açık Öğretim Fakültesi'nin sınavlarında çalıştım. Sınavların içeriği hakkında bir yorum yapmayacağım. Uzmanlığını yaptığım branş AÖF dahilinde bulunmadığından bu konuda bir şeyler karalamak ukalalık olur. Soruların zorluğu kolaylığı veya öğrencilerin düzeyini ölçme becerisini eleştirecek bir konumda değilim. Üniversite kampüslerinde görev aldığım için genelde sınava giren öğrenciler emniyet ve ordu mensupları oluyor. Gerek polis gerekse astsubaylar sınava öğrenci olarak olarak katılıyor. Memuriyette yükselmek ve maaşlarının yükselmesi açısından bir gereklilik bu. Fakat özellikle emniyet mensuplarının sınavlara girişleri ve sınav esnasındaki tavırları hayret verici. Defalarca şahit olduğum ve kendilerinden de dinlediğim kadarıyla bu sınavların bir formalite olduğu ve yaşının başını almış insanlara iki kuruş için kolaylık gösterilmesi gerektiğine inanıyorlar. Ve bu doğrultuda da kopya çekmelerine izin verilmesi, gerekirse kopya çekemedikleri yabancı dil ve matematik gibi derslerde bizlerin onlara cevapları vermemiz hususunda ısrarcı davranıyorlar. Bizlerden bu konuda yardım alamadıklarında ise işi hakaret ve tehdit boyutlarına taşıyorlar. Üstüne senelerce kimlik sorma hakkını elinde bulundurmuş insanlar olarak görevlilere sınava giriş esnasında kimlik gösterme zahmetinde bulunmuyorlar. Israr edilirse de sert tavırlar sergiliyorlar. Tamam ben de o yaştaki insanların işlerine hiç bir katkısı olmayacağı halde sadece maaş artışı için alakasız konularda teste tabi tutulmamaları gerektiği inancını taşıyorum. Ama bu görevimi yapmama engel değil. Bu konuda bizleri anlaması gereken insanlar olmaları gerekirken takındıkları bu tavrı anlayabilmiş değilim. Onlar da doğruluğuna inanmadıkları bir çok yasayı sokaklarda uygulamıyorlar mı? Yasaların doğruluğu veya yanlışlığı ayrı bir konu ama doğru bulmadığımız yasaları kendi elimizle eğip bükmek yanlış bir davranış. Bu şekilde kendi elimizle adalet dağıtmış olmaz mıyız? Hal böyleyken bırakın tehditi adam dövmeye, takip edip görevli kişilerin araçlarına ceza yazmaya kadar işi götürenler var. Astsubaylar için ise söyleyeceklerin çok daha olumlu. Sanırım ordunun yüksek disiplini sebebiyle sivillerle bir sürtüşmeye girip şikayet konusu olmamaları hakkında uyarılmışlar. Umarım bu konuda da uygun düzenlemeler yapılarak bir an önce akademik personel ile emniyet mensuplarının karşı karşıya gelmesinin önüne geçilir...

2 Nisan 2009 Perşembe

Vidanjörü Cümle içinde kullanmak

Eski bir Cem Yılmaz espisidi idi başlıkta bahsi geçen. Ama bu gün cümle içinde sık sık kullandım. Apartmanın logarı (bak şimdi de Komutan Logar geldi aklıma) tıkandığından dolayı unutulmaz bir tecrübenin eşiğinden döndük. hiç kullanmadığımız ikinci tuvaletimizden blog blog sesleri eşiliğinde hava kabarcıları çıkınca (bu konuda da bir bir başlığım var ama başka bir konuda) hafiften kıllandım ve tuvaletin zeminindeki giderden bir miktar akıntı olduğunu fark ettim. İyi ki de fark etmişim zamanında müdahale ile durumu sıyırdık ve komşuların önceki gün yedikleri ile tanışmaktan da kurtulduk. İlginç şekilde apartmanın logarının üzeri toprakla kapatılıp bahçe düzenlemesi içinde kaybedilince sabah 2 saat kadar olası bölgelerde kazı çalışmaları yapıldı ve sonunda bulundu. Ve ondan sonra vidanjörü cümle içinde kullandık. Gelen yetkililer ise sağolsunlar vidanjörü sadece cümle içinde değil bizim logarın içinde de kullanarak sorunu hallettiler. Bu mudur? Evet.

ÖTV indirimi ve düşündürdükleri

Bir otomobil meraklısı olarak hükümetin verdiği ötv indirimi kararını karışık duygularla karşıladım. İnsanların daha kolay araç sahibi olmaları hem de devletin vatandaşlarından aldığı payın bir kısmından vazgeçerek bunun sağlanması fikri hoşuma gitti. Öte yandan arabası olan ve ekonomik bilinmezlikler içerisinde her an arabasını nakte dönüştürme riski taşıyan bir kişi olarak da ikinci el fiyatlarının da bu indirime paralel bir seyir izlemesi beni korkuttu. Neyse şimdilik bu tip korkulara kapılmak için bir neden yok ortada.... En azından umarım.
Fakat bu ötv indiriminin kendi adıma başka bir hayırlı tarafı oldu. O da otomotiv sektöründeki firmaların nasıl aç gözlü olabileceklerini görmek. Bir otomobil forumu yazarı da olarak ötv sonrası alım yapmaya niyetlenmiş kişilerin karşılaştıkları tok satıcı tavrını bırakın sanki indirimi kendileri yapmışlar havalarını görmek beni şaşırttı. Daha düne kadar araç satmak için bin takla atan firmalar şimdi işinize gelirse havalarına girdiler. Üstüne üstlük ötv indirimini düne kadar sattıkları fiyatlara zam yaptıktan sonra uygulamalarına ve gelen müşterilerden öncesine göre daha fazla kar edeceklerine rağmen. Hiçbirisi liste fiyatından satılmayan arabalar liste fiyatından indirime girdi ve bu sefer liste fiyatlarından satılmaya başlandı. Mesela liste fiyatı 35.000 TL olan bir araç düne kadar 31.000 e kampanyalı alınırken ötv sonrası 4.000 lira indirime girdikten sonra da 31.000 e satılmaya başlandı. Sonuç siz aracı liste fiyatı üzerinden indirimli alıyorsunuz. Ama aslında bayi aracı aynı fiyata satıyor. Çünkü artık kampanya indirimi yok. En azından elindeki araçları bitirene kadar konuyu tam kavrayamamış alıcılara bunu indirim diye yutturabileceğini biliyor. Aynen öyle de oldu. Stoklar tükendi.
Şimdi ise tam ben artık işler yavaşlamıştır firmalar adam gibi indirimi yansıtır derken döviz kuru farkı bahanesini çıkardılar. Sanırım bu sefer de zam yapıp onun üzerinden kampanya bahanesiyle yine aynı fiyata satacaklar ve bizlere lütufta bulunuyorlarmış gibi yapacaklar. Bakalım gerçek fiyatlara ne zaman dönülecek. Hayırlısı artık.

Blog blog diye sesler geliyor

Blog blog diye bir ses duydum ama önceleri önemsemedim. Bir şey suyun altında nefes veriyor gibiydi. Sonradan anladım ki sinir küpüm dolmuş, benliğimin gırtlağını aşmış. İyice kendimi yitirmeden boşaltmak lazımdı. Eh işte blog açtık biz de boşaltalım da bolg blog sesini duymayalım bir daha.