9 Aralık 2010 Perşembe

Mitsubishi Lancer 1.8 Intense CVT

Bu kez de ülkemizdeki en güçlü Lancer modeli incelemesi ile karşınızdayım.
Aracı biraz da ülkemizde satılan 1.5 ve 1.6 litrelik versiyonları ile arasındaki farklardan da yararlanarak anlatalım.
Motor:
Kullanılan 1798 cc hacmindeki motor 143 PS güç ve 177 Nm tork üretirken üretirken rakiplerine oranla düşük tüketim değerleri sunuyor. 1.5 ve 1.6 litrelik motordan farklı olarak sadece emme değil egzost supaplarında da MIVEC uygulaması var. Zaten bu farkı 4B10 kodlu olmasından da anlayabilirsiniz. 1.5 Motorlar 4A91, 1.6 motrlar ise 4A92 kodlu.
Düşük devirlerde de canlı olan motor ara hızlanmalarda da gazı köklemeden hızlanmanızı sağlıyor. Bu durumda yüksek hacimli motorun farkını da hissediyorsunuz.
Şanzıman:
Jatco üretimi CVT şanzıman kullanan araç tork konvertörü sebebiyle tüketim ve performans verilerinde düz vitesli (ki ülkemizde sadece CVT şanzımanlı model satılmakta) versiyonunun gerisinde. Ama klasik otomatik şanzımanlara oranla çok az gerisinde. Şehir içinde düz vitesli versiyona göre 0.5 litre, şehir dışında ise sadece 0,2 litre fazla tüketim verisine sahip. 0-100 hızlanmasında ise sadece 1,5 saniyelik bir fark var.
Vites geçişleri olmadığı için süreklilik arz eden bir sürüş karakteristiği sunan şanzıman aynı zamanda direksiyon arkasındaki magnezyum (metal olması dokunduğunuzda ayrı bir his veriyor belirteyim) vites değiştirme kulakçıkları sayesinde istenildiğinde manuel vites değişimine olanak tanıyor. Aslında vites değişimi değil de CVT şanzımanın belirli 6 adet dişli oranı arasında atlama yapması demek daha doğru olur. Otomatik modda sizin sürüş karakteristiğinizi belirli aralıklarla ölçüp güncelleyen şanzıman (INVECS III) sakin sürüşlerde ekonomi odaklı çalışıyor. Gazı köklediğinizde daha performanslı çalışsa da gerkeçten spor bir sürüş hissi için manuel moda geçmek en iyisi. Yaptığım denemelerde manuel kullanımda 1 saniye kadar daha iyi bir hızlanma verisi elde ettim.
CVT şanzımanın yüksek tork altında sıkıntılı oluşu bilinen bir durum (CVT şanzımanlı Ford C-Max dizel araçları hatırlayın) ama Amerika'da satılan 2.4 lt motorlu araçlarda da birebir aynı şanzımanın kullanıldığı düşünülürse yüksek tork sebebiyle şanzımana bir zarar gelmeyeceğine emin olabilirsiniz. Çünkü şanzıman çok daha fazlasını taşımak üzere dizayn edilmiş.
Konfor ve müzik sistemi:
Bluetooth, Far-yağmur sensörü, Cruise Control gibi ekstraların yanında Rockford Fosgate 650 W Premium Müzik sistemi en önemli donanım bence. Bagajda bulunan 10'' lik punch ile bass vuruşlarını çok iyi hissedebiliyorsunuz. 6'lı cd değiştiriciye sahip müzik sisteminde cd'leri ana ünite üzerinden takıyorsunuz.
Sanırım bu harika ses sisteminin hatırına aracın yalıtımı da diğer donanım seviyelerine oranla iyi.
Ayrıca iç mekandaki göste kullanılan kuşakta, 1.5 ve 1.6 larda olmayan vites topuzu arkası kapaklarda ve vites topuzu çevresinde kullanılan karbon görünümlü kaplama da araca ayrı bir hava katıyor. Bir ayrıntı da iç döşemede sadece siyah seçeneği var ve döşemede kullanılan kumaş diğer donanımlara göre oldukça kaliteli.
Bir fark da ön kol dayamanın 2 gözlü olması ve kol dayama içerisinde 12 V aksesuar girişinin bulunması.
Yol Tutuş ve Güvenlik:
1.5 ve 1.6 versiyonlarından daha farklı spor ayarlı arka amortisör sistemine sahip araçta ön amortisör kule gergisi de mevcut. 18'' jantlar ve düşük yanaklı lastiklerle bir anlam kazanan kule gergisi aracın burulma rijitliğini arttırıyor ve dönüşlerde yola daha sıkı yapışmaya sebep oluyor. Araçtaki Yokohoma Advan lastikler de yola tutunma konusunda oldukça başarılı. 1.5 aracımla esp'yi devreye bir kaç defa sokmama rağmen bu araçla kasıtlı yapmam dışında esp'yi devreye sokamadım. Ayrıca patinaj önleme sisteminin hemen devreye girmemesi de hem lastik hem de şanzıman farkında olsa gerek.
9 hava yastığı ABS-EBS-ESP-ASR yine standart.
Ekonomi:
Yine bir mitsubishi klasiği diyebiliriz. Fabrika verilerinin tutmasını bırakın bu verilerin aslında mütavazi olduğunu bile görüyorsunuz. Şehirler arası 6.2 lt olan tüketimi 6 lt yapmak için fazla uğraşmanıza gerek yok. İstanbul içi kullanımı (köprü geçişli) yapıldığı düşünülürse (bu bence karışık kullanımdan biraz daha şehiriçine yakın bir kullanım oluyor) yol bilgisayarının verdiği 9 lt'lik genel ortalama bence oldukça iyi bir değer. Bu değer bir çok markanın 1.6 otomatik modelinin sahip olduğu değerden çok daha iyi. Unutmayın bu araba 1.8 litre ve 143 PS. Bunu marka içinde karşılaştırısak 1.5 AT aracımla bu değer 8.6 lt idi. Bu da farkın motorun az daha fazla teknolojiye sahip olmasının dışında CVT şanzımanın görevini iyi yapmasından kaynaklandığını gösteriyor.
Fotoğrafları da sonra eklerim.

30 Eylül 2010 Perşembe

Vialle Lpi Sistemi Marş Problemi

Bu gün Vialle Lpi sistemi kullanımım esnasında karşılaştığım ve problem olduğu su götürür bir konuyu yazacağım. Problemi, oluş sebebini, kendi bulduğum çözümü ve hala tam açıklanmamış kısımları yazacağım.
Problem:
Soğuk haldeki motoru (mesela sabahları) ilk çalıştırma anında ilk marş sinir dikkat çekici biçimde uzun oluyor. Ve bu sorun aracı daha önce benzinde veya gazda kapatmış olmanıza bağlı bir durum değil. Kapatmadan önce benzine alıp bir süre o şekilde kullanmanız durumu değiştirmiyor. Ya 3 saniye kadar marş yapıyorsunuz ya da kısa bir ilk marşın ardından 2. marşı yapıyorsunuz ve araç çalışıyor.
Sebep:
Malumunuz Vialle Lpi sistemi sıvı haldeki lpg'yi depodan bir pompa ile basıncını daha da arttırarak regulatör üzerinden enjektörlere gönderiyor. Yani enjektörden salınmadan önce enjektör içindeki lpg'nin basıncı depodakinden bile fazla. Siz motoru kapattığınız zaman enjektör içerisinde bu yüksek basınçlı sıvının bulunması (ne kadar süre ile motorun çalıştırılmayacağı belli olmadığından) enjektörler için çok sağlık bir durum arz etmiyor. Buna çözüm olarak elektrik akımı kesildiği, yani motorun kapatıldığı zaman, enjektörler üzerlerinde bulunan bu yakıtı bir kaç çevrim boyunca silindirlere salmaya devam ediyorlar. Ama artık sistemde elektrik olmadığından bujiler ateşleme yapmıyor ve bu yakıt her ne kadar motor tamamen durana kadar silindirlerin hareketi sebebiyle tahliye ediliyor olsa bile bir miktar motor bloğu içerinde hapsoluyor. Siz ertesi gün aracını çalıştırmak için marşa bastığınızda bu lp'nin üzerine bir de benzin enjekte ediliyor (çünkü sistem ilk çalıştırmada benzin ile başlıyor). Bu durumda da motor fazla yakıttan dolayı boğuluyor ve marş almıyor. Marşı uzun tutarsanız ya da ikinci marş denemesinde bulunursanız bu yakıt yanmamış halde silindirlerden tahliye ediliyor ve motor normal olarak çalışmaya başlıyor.
Olay elektrik sisteminin kesilmesi halinde olduğundan dolayı sizin arabayı durdurmadan önce aracı benzinle çalışmaya almanızın bir kıymeti yok. Çünkü sistem tamemn kapatılana kadar bu yakıtın salınması hem lpg-benzin geçişi esnasında bir düzensizliğe sebep olabilir hem de tekrar lpg'ye geçmek istediğinizde sistemin kendini hazırlama süresi artar. Yani sistem hem konfor için hem de kendini hazır tutmak için bu işlemi motor çalışırken yapmıyor.
Buraya kadar yazdıklarım şahsıma yapılan açıklamalardı. Ben de aynen aktardım.

Kendi Çözümüm:
Bu açıklamalardan sonra ben de eğer bu doğru ise motor içerisindeki bu yanmamış gazı bir şekilde tahliye edersem sorunsuz bir ilk marş gerçekleşmesi lazım diye düşündüm. Ve şu çözümü denedim. Motoru durdurmadan önce hafifçe gaz vererek motor devrini yükseltip o esnada motoru stop ettim. Böylelikle motorun tamemn durması için geçen süre ve dolayısıyla da tam durma için gereken motorun kendi kendine dönüş, silindirlerin hareket mitrarı artacak ve içeriye enjektörlerden salınan gaz tahliye edilecekti. Ve tam hesapladığım gibi bu şekilde motoru kapattığımda kesinlikle bir marş problemi yaşamadım. Bir kaç deneme sonunda motor devrini stop ettirmeden önce 2500d/d düzeyine getirmemin yeterli olduğunu gördüm.
Bu işlem motor atmosferik olduğu için turbo araçlarada görülen problemlere sebep olmaz. Biliyorsunuz turbolu araçlarda motoru kapatmadan önce rolantide bir süre çalıştırmak tavise edilir ki turbo sistemi kendine gelsin .Sıcak halde motorda devir vermek de aynı şekilde motor için zararlı değildir. Yağlama meselesi de yine bir sorun değil çünkü yağlama işlemi motorun kendi kendisine gerçekleştirdiği bir işlem.
Bir çözüm de şu: motoru durdurduktan sonra bir defa daha çalıştırıp kapatın. O zaman da ertesi gün normal şekilde araç çalışacaktır.

Motora uzun süre marş vermek-2 defa marşa basmak, arasında bir tercihte ise uzun marştan yana tavır almanızı tavsiye ederim. Güğnümüz marş motorları için 3 saniye çok üzün bir süre değil. 2 defa marş motorunun çalıştırdığınızda marş motoru 2 defa statik bir yüke karşı hareket edecek (ki daha fazla akım çeker bu durumda) ve de marş motorunun dişlisi 2 defa ileri doğru hareket ederek volan dişlisi ile birbirine geçecektir.

Akla takılanlar:
İlginç şekilde Mitsubishi Lancer 1.5 araçlarda bu problem daha fazla görülüyor. Bu olayın başka motor tiplerinde görülme miktarı nedense çok az. Bunun için bir açıklama kendi adıma bulamadım diyebilirim. Akla motorun hacminin görece düşük olması ya da motorun sahip ateşleme mekanizması ile ilgili bir durum olması seçenekleri geliyor. Zira motorun ilk çalıştırma esnasında bile sahip olduğu rolanti devri gerçekten çok düşük. Şu an kullandığım 1.8 Litre motorlu araç (Lpg uygulaması yok), ilk çalıştırmada 1500 d/d civarında bir rolantiye sahipken 1.5 aracımda bu değer 1100 d/d'yı geçmiyordu. Bu durumda motorun ilk çalıştırmada marş motoru tordamıyla getirildiği devir seviyesi motorun boğulmasına bir engel teşkil etmiyor olabilir. Ya da aynı şekilde 1.5 hacmindeki bir motor diğerlerine göre daha hızlı bir şekilde duruyor olabilir.
Bu akla 1.5 araçtaki 4A91 Kodlu motorla 1.8 araçtaki 4B10 kodlu motorun farkını da getirmiyor değil. 4A91 motorunda mivec sistemi sadece emişte supaplarında varken, 4B10 motorunda egzost supaplarında da mevcut. Bu sistem daha bir çok araçta bulunduğuna göre buna bağlı bir fark da (eğer öen arz ediyorsa) sebeplerden birisi olabilir.

Bu sorunun kesinlikle enjektörlere ve kalibrasyon yazlımına bağlı olmadığını ise rahatlıkla söylebilirim. Zira 3 defa enjektör değiştirdim sonuç değişmedi. Ve ayrıca Hollanda'da Türkiye'ye gelen Vialle mühendisleri aracım üzerinde özel olarak (sadece kalibrasyon yazılımı için) çalıştılar ama durum yine değişmedi. Benim kannatim bu sistemin çalışma prensibi ile motor arasındaki uyumla alakalı bir durum ve aslında tam anlamıyla bir sorun olarak algılanamaz. Sonuçta marş süresi dışında hiç bir sıkıntıya sebep vermiyor.
Enjektör veya kalibrasyon yazılımı dığında yazılımsal bir müdahale ile bu sorunun çözüleceği görüşündeyim. Ama bu nasıl olur emin değilim.

27 Ağustos 2010 Cuma

Ford Fiesta 1.4 tdci Titanium X Paket

Selam,
Yine bir şeyler yazmayalı uzun zaman oldu. Bu arada lancer aracımı sattım. Ve 2010 model ford fiesta 1.4 tdci titanium x paket araç aldım. (O da şu anda satıldı gerçi).
Araç ile yaklaşık 3500 km yol yaptım. Bunun 1500 km'si Karbük-İstanbul, İstanbul-Çanakkale ve Çanakkale-İstanbul arasında şehirler arası yapıldı. Gelelim araç hakkındaki görüşlerime:
Araç gerçekten donanımsal olarak oldukça dolu bir araç. Otomatik far ve yağmur sensörü, cruise control, uzaktan kumandalı katlanan (her ikisi de çift açılı) yan aynalar, ayna üzerinde sinyal lambaları, otomatik kararan dikiz aynası, tam otomatik klima vs vs.





Peugeot ortaklığı dizel motoru 4000 devirde 68 beygir güç ve 1750 devirden sonra 160 Nm tork üretiyor. Düşük devirlerde cansız olan ve 1.4 dizel motorun dezavantajı ile yokuşlarda özellikle klima açıkken sıkıntılı anlar yaşatan araç, devirli kullanıldığında fabrika verisi son hıza ulaşana kadar tatminkar bir performans sergiliyor.
Vites geçişi birinci viteste kemikli, 3. vitese alırken bazen vitese geçiremeyebiliyorsunuz, ama en önemlisi geri vitese takarken bazen aracın vitese geçmemesi, hem de geri vites lambası yanmasına ve park sensörü devreye girmesine rağmen, can sıkıcı olabiliyor.
Vites yükseltme uyarıcı ile donatılmışi olmasına rağmen (düşürmek için bir uyarı yok bu arada) bu uyarıyı dikkate aldığınızda eğer 1. viteste gidiyorsanız ya da yokuş filan çıkıyorsanız uyarıcının çok da doğru çalışmadığını anlayabiliyorsunuz. Daha önce kullandığım Mitsubishi Colt araçta da vites değiştirme uyarısı vardı (hem aşağı hem yukarı) ama sizin gaza basmanıza ve aracın yüklenmesine karşı fiesta'ya göre çokdaha duyarlıydı.
Benzinli araç kullanan birisi olarak dizel araca alışamam biraz zaman aldı diyebilirim. Özellikle 1. ve 2. viteste yüksek viteslere göre farklı karakter sergilemesi sebebiyle bu alışma süreci biraz uzun sürdü.



Motorun 1.4 olması nedeniye 1. viteste şehir içinde 2000 devire kadar geldiğinizde motor sesini duymamak için (bu sırada viştes uyarıcı da vitesi yükselt diye göz kırparken) tutup 2. vitese atarsanız araç silkelemeye başlıyor. Bu durumda ya hızlanacaksınız, ya yarım debriyaj yapacaksınız ya da 1. vitese dönüp 2500 devirlere kadar 2. vitese geçmeyeceksiniz.
Kliması mitsubishi marka araçlarımdan sonra bana iyi bir soğutma performansı sergilemiyor gibi göründü.
Müzik sistemi oldukça başarılı. Direksiyondan kumanda butonları da kullanışlı. Ancak mp3 dosya formatı destekli cd çalar bazı durumlarda atlama ya da takılma yaparak müzik çalma eğiliminde. Forumlardan araştırdığım kadarıyla bunun sebebi ya bizim yazdığımız cd'leri iyi okuyamaması, yada bazılarının iddia ettiği gibi cd'lerin ön belleğe alınmadan yürütülmesi. Bu da bazı yüksek kaliteli mp3 dosyalarında takılmalara sebep olabiliyor.
Aracın içindeki malzeme kalitesi oldukça tatminkar. Ön göste kullanılan yumuşak plastik uzun süre özelliğini yitirmeden dayanabilicek bir malzemeden yapılmış.
Araç bir dizel b segmenti araç için oldukça sessiz. Motor sesi sadece 1. viteste rahatsız ediyor. Tabi dip gaz verdiğiniz durumlarda motor sesini duymanız çok doğal. Ancak sakin sürüşte motor sesi bir dizel araç kullanğınızı unutturacak kadar düşük seviyede. Aynı şey yol ve rüzgar sesi için de geçerli. Zaman zaman araçtan tıkırlıra duysanız bile bu ya çok bozuk bir yol ya da yanlış devirde sürme sonucu motorun yaptırdığı titreşimler sebebi ile oluşuyor.
Cd çaların hemen altında açılması imkansız bir eşya gözü var. Ben zorla açtım ama az daha elimde kalıyordu. Kapağın kilit mekanizmasını çok güçlü yapmışlar.
Araç içindeki ambiyans aydınlatmaları çok güzel. Torpido kapağındaki şerit ışıklandırma ve vites topuzunun arka bölmesindeki eşya gözüne düşen tepe renkli tepe ışığı da çok hoş bir hava yaratıyor. Aynı şeyi vitesin arkasındaki gözde bulunan ışıklandırma için söyleyemeyeceğim.
Far ve yağmur sensörünün çalışması sorunsuz.
Cruise control oldukça başarılı. Ancak eğer yüksek bir hıza set edilmiş ise aktif ettiğinizde gaza bence çok hızlı yükleniyor.
Aracın yol tutuşu ve frenlemesi oldukça güzel. Daha önce 16'' alaşım jantlardakinden belki yol tutuşu daha iyi olmayabilir ama 15'' jant ile hem lastikerin başına sık sık gelen balon yapma ve yarılma riski ortadan kalkmış hem de konforu olumlu etkilemiş. Aracı gösterdiğim servisin teavsiyesi ile ön ve arka lastiklere 31 psi hava vurmuştum. Ancak gereksiz zıplamalar sebebiyle kitapçıktaki değerlere döndüğümde bu sorun ortadan kalktı.
Lastiklerin yol tutuşu ve frenlemesi iyi. (Hankook) .Ancak yumuşak hamurlu oldukların sanki kolay aşınacaklar hissi uyandırdı bende.
Direksiyon yüksekli ve derinlik ayarlı olduğundan doğru sürüş pozisyonunu bulmanız çok kolay. Elektrik destekli direksiyonun tepkileri oldukça iyi. Ama bana turu biraz düşük geldi. Lancer aracımdan sonra bir kaç park manevrasında küt diye bir sesle direksiyonu sonuna kadar çevirdiğimi anladım.
Aynaların görüşü sorunsuz. Kendiliğinden kararan dikiz aynası güzel çalışıyor ancak araca bindiğinizde iç aydınlatma sebebiyle otomatik karardığından bir süre geriyi göremiyorsunuz.
Serviste taktırdığım Cenmax marka mesafe göstergeli park sensörleri hem çok çabuk tepki veriyor hem de her bir sensörün ölçümünü ayrı yapıp en yakın mesaferyi hangi sensörün verdiğini de göstermesi çok kullanışlı.
4 cam otomatik. Ama sadece sürüsü tarafındaki tek tuşla açılıp kapanabiliyor. Ayrıca kontağı kapadığınızda kumanda düğmeleri hemen devreden çıkıyor. bu pek hoşuma gitmedi. Bir de cam düğmelerinin konumu çok geride kalıyor.
Koltuklar oldukça rahat. uzun yolculuklarda yormuyor. yeterli bel desteğini veriyor. Yan destek ise biraz daha iyi olabilirdi. Koltuk döşemeleri ise kalite hissi uyandırıyor.
Aracın tüketimi makul. Ancak fabrika verilerini (özellikle şehirler arası) tutturmak için aracı çok çok sakin kullanmanız gerekli.
Aux girişinden mp3 player bağlamak güzel bir çözüm. Hatta ben cep telefonumu bile bağlayıp gelen aramaları hoparlörden dinledim. Bu sırada telefon mikrofonunu kullandım. Sesin alınmasında ve iletilmesinde bir sıkıntı yaşamadım. Hemde telefon konuşma esnasında ön yolcu koltuğunda olmasına rağmen. Mikrofonu yakama iliştirmek zorunda kalmadım.
Hem birincil hem de yedek anahtar sustalı. Cepte taşması kolay. Anahtar üzerindeki düğmeden sadece bagajı açıp kapama düğmesinin bulunması da bir kolaylık.
Akıllı yakıt sistemi bence güzel bir düşünce ama depoyu doldururken tetik bir kere atarsa fazla zorlamayın hemen taşıyor.
Arka baş ve diz mesafesi yeterli.
Bagaj yeterli ama koltukların yatırlıdığında düz bir zemin elde edilemiyor olmasını yadırgadım.
Bunca konfora yönelik donanıma rağmen en dolu paketinde bile sadece 2 hava yastığı ve abs'nin standart olması bence en önemli eksiklik. Güvenlik paketi ile esp ve çekiş kontrolü ile birlikte diz hava yastığına kadar bir kaç tane daha güvenlik donanıma sahip olabilirsiniz. Ama bunun için özel sipariş vermeniz gerekiyor.
Yol bilgisayarının düğmesi ergonomik bir konumda, ve yol bilgisayarı oldukça ayrıntılı.
Ayrınca HMI denilen sistemle bazı ayarları kişiselleştirmeniz de mümkün (Anahtardan aynaların kapanması, sin koluna hafif dokununca kaç defa sinyal vereceği vs.)
Mercekli ve yükseklik ayarlı farlar verimli. Ayrıca ön sis farları da oldukça güzel aydınlatıyor.
Otomatik klima doğru çalışıyor ancak daha önceki araçlarıma kıyasa soğutma performansı yeterli değil gibi geldi. Buğu çözme özelliği çok hızlı ve başarılı. Ancak klima çekişe fazlasıyla hissedilir şekilde etki ediyor. Bu da düşük hacimli motorun bir eksisi.
Aracın çift renkli ön göğüs kısmı göze hitap ediyor.
Dış görünüşü oldukça şık olan araca baktığınızda, Kinetik tasarımın ne olduğunu anlıyorsunuz. Krom kaplamalı çıtaların çokluğu araca ayrı bir hava katıyor.
Özetle verdiğiniz paranın karşılığını verebilecek şık ve dolu bir araç. Ama özellkle güvenlik açısından daha dolu olmalıydı. Hiç değilse titanium donanım paketinde 4 hava yastığı standart olmalıydı.

Artıları:
- Donanım
- yakıt tüketimi
- dış görünüş
- 2. el değeri
- fiyat/performans
- yaygın servis, görece uygun yedek parça fiyatı
- iç dizayn
- yalıtım
- Güçlü ses sistemi
- Frenleme mesafesi
- Yol tutuş
- Görüş açıları
- Direksiyon

Eksileri:
- Standart güvenlik donanımları
- Mp3 çalmada sorunlu cd player
- Klimanın soğutma performansı
- Cam otomatiklerinin konumu

25 Nisan 2010 Pazar

Vialle Lpi Kullanıcı Yorumlarım

Selamlar,
Son oluşan benzin zamları ve hesapta olmayan aracı daha fazla kullanma ihtiyacım sebebi ile giriştiğim alternatif arayışlarına aracıma Vialle Lpi sistemini uygulatarak son vermiş bulunuyorum.
Vialle firması Hollanda merkezli bir firma olup Lpg dönüşüm sistemleri üreten bir firma. Lpi sistemi ise Liquid Prophane Injetion kelimelerinin baş harflerinden oluşan ve Lpg'nin sıvı halde silindirlere püskültülmesine dayanan bir sistem.
Sistem 2009 yılından beri TEMSA firması tarafından Türkiye'ye getirilmekte.
Sistemin avantajları Sıralı sistemlere göre avantajları,
- Güç ve çekiş kaybı yok. Hatta incelemelerim sonucu bu sistemlerle güç kazancı yaşanabildiği fakat mekanik problemler oluşmaması adına sistemin ona göre ayarlandığı (bir nevi güçten düşürüldüğü) belirtilmiş. Kaynak: wiki
- Buharlaştırıcı yok. Bu sebeple başlayan sistem sıralı sisteme göre daha çabuk lpg ile çalışmaya başlıyor. Zira motor suyu sıcaklığı bu sistem için çok da önemli değil. Ayrıca aracınızın şebekesinin de kesilmesine gerek kalmıyor.
- Backfire riski yok.
- Ayar ve bakım gerektirmiyor. Sistem monte edildikten sonra hava şartları vs gibi durumlar sebebi ile ayar gerektirmediği gibi, ayarının kaçması ya da periyodik bakım gibi bir durum da söz konusu değil.
- Aracınıza özel. Evet sistem tamamiyle aracınıza özel bir yazılımla geliyor ve bu şekilde montajlanıyor. montajı yapan kişinin ayar yapmasına filan gerek yok. Daha önceden bildirdiğiniz araç özelliklerine göre (marka, model, motor vs) siparişiniz geliyor. Ve aracınızın kendine has özellikleri ile de birebir uyumlu. Mesela supap zamanlaması (mivec, v-tec (Honda araçlara aynı firmanın başka bir ürünü montajlanıyor) ,vvt vs) ile.
- Daha ekonomik. Sistem aracınıza özel ve bakım-ayar gerektirmeye bir sistem olduğundan dolayı sıralı sisteme göre daha ekonomik. Aslında tüketimi sıralı sistemden az değil. Ama ayarlaması mükemmel yapılmış bir sıralı sistem kadar yaktığını ve bu ayarını sıralı sistemin tersine sürekli koruduğu ve bakım gerektirmediğini de hesaba katarsanız tüketime olumlu etkisi olduğunu konusunda haklı olduğumu kabul edersiniz. Yanlış anlaşılmasın iyi ayarlanmış bir sıralı sistemden az yakmıyor.
- Isınma sebebiyle arada benzinle çalışma rejimine geçmiyor. Sürekli devir saati kırmızı bölgede kullanılırsa tabi gerektiği taktirde bunu yapıyor.
- Aracın garantisi bozulmuyor (sadeceMitsubishi kullanıcıları için)
- Tüm parçaları ithal. Bu kalite yanında ürünün pahalı olasını da getiriyor.

Gelelim sisteme, sistem benzin sisteminin neredeyse aynısı. LPG tankı içerisindeki sıvı haldeki yakıt bir dalgıç pompa vasıtasıyla regulatöre oradan da enjektörlere gönderiliyor. Aracın ecu'sundan da bilgi alan ve kendi ecu'suna sahip sistem enjektörlerin gerektiği kadar püskürtme yapmasını sağlıyor. Bu enjektörler aracın emme manifoldu üzerine yerleştirilmiş ve manifolt içerisinden silindirlere kadar uzanan kılcak diyebileceğimiz borularla Lpg'yi silindirlere sıvı halde püskürtüyor. Regulatörden gönderilmiş ama enjektörlerden püskürtülmemiş sıvı haldeki lpg tekrardan tankınıza geri dönüyor. Sonuçta buharlaşırma filan yok değil mi?

Şimdi de tüketim değerlerimden biraz bahsedelim. Benzinle kullanımında en son ilk 12500 km için 8,6 Lt/100 km şeklinde olan tüketimim litre fiyatı 3,75 liralık benzin üzerinden km de 32 kuruş gibi bir değere sahipti. Şimdi ise bu tüketimim km de 19 kuruş seviyesine geriledi. Bu da %40 seviyesinde bir tasarruf demek. Tabi bu tüketim değerleri henüz 4. deposunda olan aracım için erken değerler olabilir. Kışın havaların soğumasıyla bu tüketimin biraz artacağını düşünüyorum. Diğer yandan bahar aylarında olduğumuzu hesap edersek yaz aylarında bu değerin daha da düşeceği inancındayım. Bu durumda yine ortalamamın bu seviyelerde dolaşacağı düşüncesindeyim.

Bir kaç tane fotoyu yakında ekleyeceğim. Şimdilik ilgilenenler için link veriyorum.

http://www.vialle.com.tr/